Şunu hayal edin: Yüzüm makyajla dolu, ağustos ayının ortasında çatı katındaki brunch'ta bir bardak soğuk roze içiyormuşum gibi terliyorum. Yüzümdeki kızgın ifadeyi de hayal edebiliyor musun? Yazın işe giderken her makyaj yapmaya çalıştığımda bu benim hayatım. Metroya adım atar atmaz alnımda, burnumda ve üst dudağımda ter damlacıkları oluşmaya başlıyor.
Bir kaybet-kaybet teklifiyle karşı karşıyayım. Ya A.) Yüzümden aşağı akan ter damlacıklarının yüzüme bulaştığını hissetmiyormuş gibi davranıyorum. maskara ve göz kalemi. Veya B.) Bu süreçte makyajımın yarısını çıkararak ter damlacıklarını silerim (yaratmak için 30 dakika harcadığım ve sadece işe gidip gelen arkadaşlarımın gördüğü bir makyaj görünümü). Bu belki de yazın en sinir bozucu kısımlarından biridir. Hatta bu ter durumuyla uğraşmak yerine işe giderken makyaj çantamın tamamını yanımda taşımaya başladım.
Ekose elbisemin yakasında kahverengi fondöten lekeleriyle biten bu sabahlardan birinin ardından, sette ve kırmızı halılarda buğuluyken makyajı nasıl koruduklarını öğrenmek için makyaj uzmanlarıyla konuşmaya karar verdim. İşte terlemenin kaçınılmaz olduğu durumlar için beş ipucu.